9 Şubat 2012 Perşembe

Bu yazı için uygun şarkı bulamadım.


Bir süredir canım sıkkın. İçimde devamlı düşüyormuşum gibi bir his var. Nedense bir türlü mutlu olamıyorum. Yani burada bahsettiğim mutluluk öyle 2-3 dakika güleyim edeyim değil. Şöyle harbi harbi rahatlamaktan bahsediyorum. Aslına beni bu duruma sokan benden başkası değildi. Çok sevdiğim bi şair var onun bi şiirinin ilk cümlesiydi “Ben ara sıra aşık olurum”. Ben de ara sıra aşık olurum. Fakat şöyle bir tezat durum var ki ben bir şeyi istersem elde ederim ama o şeye aşık olursam kesinlikle o şey benden olabildiğince uzağa gider. Bi film de mi vardı şöyle bir replik tam hatırlayamıyorum ama seviyorum bu repliği de. “Küçükken ailemizden sevgi görmediğimiz için her başımızı okşayanı aşk sanıyoruz.” Evet ben çoğu defa başımı okşayan bi el gördüğümde aşık oldum ona. Ama sonuncusu biraz farklıydı. Yani diğer tüm aşk ilişkilerimde başından beri içimde bir umut vardı belki bişeyler olur diye. Ama bu sefer o da olmadı. Çünkü onun karmaşık dünyasında bana yer yoktu. En azından o pozisyon için. Doluydu belki de o yer. Her neyse pek de umursamadım bu durumu sevdim ben yine içten içe. Fakat kendimde şöyle bir yanlış gördüm ki ben onun yanında olunca çocuklaşıyorum. Kendimi rahat hissedemiyorum ve ona kendimi sevdirmek isterken saçmalıyorum. Hani 7-8 yaşında ki erkek çocukları bi kızdan hoşlanıyordur da kendini ifade etmeye çalışıp ifade edemeyince de bağırır çağırır kız da ondan kaçar ya. Bizimkisi de o misal. Farkındayım çoğu zaman onu kırdığımın, bazen onu incittiğimin. Ama bu durumumun altında yılların birikmişliği var. İşin aslına dönersek böyle ergen ergen bişeyler yazmak istemezdim hatta küfür etmek de istemezdim ama sikerim öyle işi babacım. Aşığım, karşılık bulamayacağımı biliyorum ve her geçen dakika onu kendimden daha da uzaklaştırıyorum... Lanet olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder