9 Temmuz 2012 Pazartesi

Radyasyonlu Bülbüller


Radyasyonlu bülbüller

DIO'nun bu şarkısı çok şey anlatıyor yahu. (Yazının sonuda türkçe çevirisini bulabilirsiniz)
İtiraf etmem gerekir ki son dönemde inanılmaz derecede büyüdüm. Böyle bir şeyi beklemiyordum ama ne yapalım sonuçta "zaman hiç bir şey öğretmez, tecrübeler öğretir" diye bir söz var. Bir insanın daha da büyüyebilmesi ve tecrübe kazanabilmesi için devamlı olarak acı çekmesi mi gerekiyor? Sanırım evet. Peki güçlenince, büyüyünce, olgun biri olunca ne oluyor. Hiç bir şey. Yanlızca etrafınızda ki insanlar size hayranlıkla bakıyor. (En has acıları çeken ve o olgunluk seviyesinin en üst noktasında duran, tanıdığım bir kişiye hayranlıkla bakıyor, önünde saygıyla eğiliyorum.) Bu acıların çekilmesinin sebebi ne acaba? Bir çok insan olgun olmak ister özellikle de çocuksu yaşayanlar. Çünkü isterler ki biri gelip onlara çektikleri acıları sorup bunların karşısında saygı göstersin. Yani cidden böyle değil mi?

Örnek olarak Fatih adında birini verelim. Fatih bey çocuksu ve umursamaz davranan biri olsun. 100 tane Fatih gördüysek bunların 99'u birazdan anlatacağım tiptedir. Bizim Fatih bey, kendisini her ortamda gizliden gizliye belli etmeye çalışan, sorunu olan insanlara yardım etmeye çalıştığını söyleyen ya da onların bu tip şeyleri neden sorun ettiğini anlamadığını söyleyen tipte bir insan. Fatih beyin asıl amacı ciddi anlamda rock'n roll kafası ya da boşvermişlik değil. Fatih beyin asıl amacı kendisinin sorunlara nasıl göğüs gerdiğini, onları umursamadığını ve yaşamını mutlu bir şekilde sürdürdüğünü diğer insanlara göstermek. e şey pardon yani diyecektim ki asıl amacı; diğer insanlarla sidik yarıştırmaya çalışarak kendini aptallaştırmak. Bu sayede insanlar Fatih beyin en ufak probleminde başına toplanacaklar çünkü düşünecekler ki eğer Fatih gibi biri üzgünse bu çok büyük bir sorun olsa gerek. İşte böyle bir popülarite çabası var bizim Fatih'in.

Bir diğer arkadaşımız ise Melis olsun. Melis sürekli olarak iyilik yapan biri.(!?)
Melis kendini dış dünyanın kötülüklerinden arındırmış, insanlara iyilik yapmayı seven, çok sinirlenmemeye çalışan ya da sinirli bir yapısı olsa da arada sırada bunu reddeder şekilde konuşmalarla kendi içini rahatlatan, o küçücük egosunu tatmin eden bir kişi. Geçenlerde bir resim dolaşıyordu ortalıkta, baya bir aradım da bulamadım, neyse. Resim de madde madde "iyi bir insan'ın özellikleri" yazıyordu. İlk maddesi biraz tezatlık oluşturuyor. "Madde 1: İyi bir insan ben iyiyim demez" Ne yazık ki Melis de bu resimi profilinde "Ya işte beni anlatıyor" diyerek paylaşmıştı. İşin garibi tanıdığım 100 kişinin 96'sı falan benzer yazılarla profillerinde bunu paylaşmıştı. E hani Melis iyi biriydi? Demek ki değilmiş. O da popüler kültür etkisinde kalmış ve kendine iyiyim diyerek egosunu tatmin edince cidden iyi biri olduğunu sanan asalaklardan birine dönüşmüş. Oysa ki konuşmasına bakılırsa nirvanada falan olmalıydı.

Bilmeyenlere nirvana tasviri


Peki böyle olmuyorsa nasıl olur iyi bir insan?
Bir kere benim görüşüme göre iyi bir insan yoktur. Yol'u bitiremezsin, o yolun sonu yok. Belli bir noktada ölürsün ve eğer bir yargı sistemi varsa seni kat ettiğin yola göre yargılar. O yüzden yolun sonuna geldim diyenler bence yalancı. O kadar kötü zamanlarda yaşıyoruz ki kimin nasıl olduğunu anlayamıyoruz. Çünkü kötü insanlar, yaptıkları onca şeyden sonra kendilerine iyi dediği ve reklamcıları da sağlam olduğu için çoğu insan onların iyi olduğunu ve o şekilde yaşamanın iyi biri olmak olduğunu sanıyorlar.

Madde 1
Bir insanı kullanıyorsan yolda geriye doğru koşuyorsun demektir.

"Ulan itne o kadar yazıyorsun da sen nası bi boksun!?" demek en doğal hakkınız. Savunmamı bir filmden alıntıyla yapacağım. Pulp Fiction'un en baba karakteri olan (Bence) Jules (Nam-I diğer The Bad Mother Fucker) filmin sonunda onu soymaya çalışan hırsıza silahını doğrultur, masaya oturtur ve konuşmaya başlar.

Bilmeyenlere Jules tasviri

"Ezekiel 25:17
Erdemli kişinin yolu kötü kişilerin zorbalıkları ve bencilikleri ile doludur. Karanlıklar Vadisi'nden geçerken kardeşlerine çobanlık eden kişi kutsanmıştır. Kayip çocukların kurtarıcısı ve hamisi odur. Kardeşlerimi yok etmeye ve zehirlemeye çalışanlardan büyük öfke ve güçle intikam alacağım. Senden intikam aldığım vakit adımın Tanrı olduğunu öğreniceksin.

Bu zırvaları yıllardır söylüyorum. Ve bunu duyduysan, nalları diktiğin anlamına gelirdi. Ne anlama geldiğini hiç düşünmemiştim. Sadece götüne mermiyi sıkmadan önce götverenlere söylenecek havalı bir saçmalık olduğunu düşünürdüm. Ama bu sabah iki kez düşünmeme neden olan bir olaya şahit oldum. Şimdi düşünüyorum da bu belki senin kötü biri olduğun benim de erdemli biri olduğum ve elimdeki Bay Dokuz Milimetre'nin de Karanlıklar Vadisi'nden geçerken erdemli kıçımı koruyan çoban olduğu anlamına geliyordur. Ya da şöyle de olabilir sen erdemli birisin ve ben de çobanım kötü ve bencil olansa dünyanın kendisidir. Böylesi hoşuma giderdi. Ama bu saçmalık gerçek değil. Gerçek şu sen acizsin ben de kötülerin zorbalığıyım. Ama çabalıyorum, Ringo.Çoban olmak için gerçekten çok çabalıyorum."

İşte ben de Jules misali çabalıyorum. Size de yolda keyifli yürüyüşler.

Söz verdiğimiz gibi şarkının Türkçe sözleri.

Yabancılarla Konuşma (Don't talk to strangers)


Yabancılarla konuşma sakın
onlar sadece sana zarar vermek için oradalar.
Sakın yıldızların ışığında yazı yazma
çünkü sözcüklerin gerçeğe dönüşebilir.

Sakın saklanma kapı eşiklerine
ruhunun kilidini açan anahtarı bulabilirsin.
Cennete gitme sakın
Çünkü cennet gerçekte cehennemin diğer adıdır.

Çiçekleri koklama sakın
çünkü aklını kaybetmene yol açan kötü ilaçlardır onlar.
Sakın kadınları düşleme
onlar sadece üzerler seni.

Hey sen, sen beni tanıyorsun, bana dokundun, ben gerçeğim
ben, senin sonsuza kadar bakacağın ve göreceğinim.
Dokun bana
ben tehlikeyim, ben yabancıyım.

Ve karanlığım, öfkeyim, acıyım, efendiyim
beyninin içinden söylediğin şeytani şarkıyım,
seni deliye çeviren
konuşma!

Onların beyninin içine girmesine izin verme
kaç buradan, git!
Canını koru.

Karanlıkta dans etme
tökezleyebilirsin ve emin ol düşebilirsin.
Sakın yıldızların ışığında yazı yazma
çünkü sözcüklerin gerçeğe dönüşebilir.

Yabancılarla konuşma sakın
onlar sadece sana zarar vermek için oradalar.
Sakın kadınları düşleme
onlar sadece üzerler seni.


Bonus laf: Ne kervan kaldı ne at, hepsi silinip gitti, İyi İnsanlar iyi atlara binip gitti. Necip Fazıl Kısakürek

Ekstra not: Yahu şu instagram'ı kim icat ettiyse ellerinden öpmek lazım. Kimle ne seviyede konuşmam gerektiğini görmemi sağladı.
Aziz Murat YILDIZ 09/07/2012 - 03:35